21 Eylül 2007

From: Canan Ozgen
To: odtu-ou@metu.edu.tr
Cc: fbe-bask@metu.edu.tr
Date: Fri, 21 Sep 2007 19:18:39 +0300

Sayın Liste Üyeleri,

Son günlerde gündemimizi meşgul eden bir konuda ekteki tanımları bilgilerinize sunuyorum. Bu konuda çok fazla yararlanabilecek web sayfası olmakla birlikte, en güzel tanımları ve örnekleri veren iki sayfayı seçtiğimi sanıyorum.

Son beş yıldır, gerek Perşembe Söyleşilerinde (senede en az yedi), gerekse "xx799 Orientation Graduate Seminars" derslerinde, her yıl en az bir seminere, "Yayın ve Araştırma Etiği" konusunda, bilim insanlarımızı, konuşmacı olarak davet ettik. Ama, şunu üzülerek söyleyebilirim ki, ders dışında, bu seminerlere gelen dinleyici sayısı genellikle 10-15 kişi civarında olmuştur.

Bütün bilim dünyasında, her ülkede, her üniversitede ve her seviyede (Nobel ödül sahipleri de dahil), birçok örneğini görebildiğimiz, etik olmayan davranışlar, konusunda el birliği ile mücadele vermemiz gerekmektedir. Mücadele icin görev, sadece yöneticilere değil, herkese düşmektedir ki, bu konuda Fizik Bölümümüz güzel bir örnek oluşturmuş, yöneticisi ve öğretim üyeleri ile olayın üstüne gitmiş, ilgili kişileri zamanında bilgilendirmiş ve olayın irdelenmesinde yardımcı olmuşlardır. Kendilerine teşekkür etmemiz gerekir. Keşke, heryerde görülebilen bu olay, çarpıtılmasa, kimliğinin incelenmesi gereken kişilerce, sadece Türklere yönelik bir suçlama (Nature) haline gelmeseydi. Ancak, doğru bilgilere ulaşan bazı kaynakların da olayı tarafsız ve doğru olarak yayınlamaları, caydırıcı bir örnek teşkil etmesi açısından kanımca önemlidir.

ODTÜ her konuda olduğu gibi, etik konusunda da, toplumun da beklentileri doğrultusunda, çeşitli etkinlikler yaparak, kurullar oluşturarak, öncülük görevini yerine getirmiştir. 2000 yılından başlayarak, üniversitemizde etik konusunda yapılanlar aşağıda verilmiştir:
  • Uygulamalı Etik Araştırma Merkezi'nin (UEAM) kurulması, (UEAM web sayfası)
  • 6 ay süren ODTU Etik Eğitim Komisyonu'nun çalışmaları sonucunda Ingilizce derslerinde etik konularının işlenmesi
  • Perşembe Söyleşileri (UEAM web sayfası)
  • Etikle ilgili konularda Paneller (UEAM web sayfası)
  • 2 Uygulamalı Etik Kongresi
  • Sosyal Sorumluluk konusunda Proje girişimleri
  • Üniversitelere verilen "Etkili Eğitim" seminerleri kapsamında "Yayın Etiği" seminerleri,
  • Kurumlara verilen "Meslek Etiği" seminerleri,
  • ODTU Yayın Etiği Komitesi'nin kurulması,
  • ODTU Etik Komitesi'nin kurulması (UEAM web sayfası)
  • İnsan Araştırmaları Komitesi'nin (IAK) kurulması
  • Hayvan Araştırmaları Komitesi'nin kurulması
  • TMMOB de Meslek Etik Kuralları çalışmalarına katkı
  • İlkokul öğrencilerine yönelik "Etik Değer" kitaplarının hazırlanması
  • "Ombustman Ofisi" Yönergesi ve kurma çalışmaları
  • "Üniversitede Etik Eğitimi" Çalıştayı düzenlenmesi
  • İNTİHAL konusunda FBE web sayfasına Türkçe ve İngilizce bir döküman hazırlanması, (FBE web sayfası)
  • ODTU ONUR İlKESİNİN hazırlanması,
  • "Bilimsel Yayın" ve etik ihlaller konusunda bir dokuman hazırlanması
  • ODTU ANDI hazırlanması
  • Y.Lisans ve Doktora Tezlerinde yer alan "intihalle" ilgili bir imza sayfası hazırlanması,(FBE web sayfası)
  • "FBE Davranış İlkeleri" Dokumanının hazırlanması (FBE web sayfası)
  • Ayrıca İşletme Bölümümüzde Etik Öğrenci Topluluğu kurulması ve Etikle ilgili Yarışmalar düzenlenmesi (bu etkinlik UEAM dışında gerçekleştirilmiştir.)

Sadece etik bir bilinç yaratma yolunda, çok sayıda öğretim üyemizin büyük katkıları ile gerçekleşen bu uğraşlarımızın, son olaylar karşısında,çok da başarılı olamadığını, üzülerek kabul mu etmeliyiz?

Yapılabilecekler konusunda önerilerinizi ve yardımlarınızı bekliyoruz.

Saygılarımla.

UEAM ve FBE adına

Prof. Dr. Canan Ozgen

20 Eylül 2007

Tarih: Thu, 20 Sep 2007 18:49:46 +0300
Kimden: ODTU Rektor

Yanıt Adresi:ODTU Rektor

Konu: [GENEL-DUYURU: 2879] Intihal hk.
Kime: genel-duyuru@metu.edu.tr


Degerli Mensuplarimiz,

6 Eylul 2007 tarihli Nature Dergisi'ndeki bir yazi uzerine, ODTU'deki iki doktora ogrencisinin dahil oldugu intihal olaylari ile ilgili bazi haberler son gunlerde basinda yer almistir. Basinda yer alan bu haberlerde, ODTU'lu oldugu kaydedilen iki ogrenci, ODTU personeli veya mezunu degil, ODTU doktora ogrencileridir. Soz konusu ogrencilerden birisi TUBITAK burslusu olup, digeri ise 35. madde ile baska bir universite tarafindan ODTU'de gorevlendirilmistir.

Yayin Etik Komitesi Baskani'nin konu hakkindaki intihal suphesini Rektorluge iletmesi uzerine, 15 Ocak 2007 tarihinde Rektorlugumuzce ODTU Yayin Etik Komitesi'ne konu ile ilgili bir inceleme baslattirilmistir. 18 Ocak 2007 tarihinde ilk toplantisini yapan Komite, 22 Subat 2007 tarihinde ilgili dosyalari incelenmek uzere bilirkisilere gondermistir. Bilirkisi goruslerini degerlendiren Komite, 15 Mart 2007 tarihinde soz konusu yayinlarda intihal yapildigi sonucuna varmistir. Yayin Etik Komitesi'nin intihal ile ilgili karari uzerine ilgili ogrenciler hakkinda disiplin sorusturmasi acilmis olup, 16 Nisan 2007 tarihinde durum Yuksekogretim Kurulu Baskanligi, TUBITAK ve ilgili universite rektorlugune bildirilmistir. Disiplin sorusturmasi 12 Temmuz 2007 tarihinde sonuclanmis ve ogrencilere egitim-ogretimden iki donem uzaklastirma cezasi verilmistir.

Ayrica, Yayin Etik Komitesi'nin degerlendirmesi, 22 Mart 2007 tarihinde Rektorlugumuzce JHEP dergi editorlerine bildirilmis
(http://www.po.metu.edu.tr/duyuru/genduy/2007/EditoreMektupEk1.eml ) ve
http://www.po.metu.edu.tr/duyuru/genduy/2007/EditordenGelenCevapEk2.doc
adresinde sunulan cevap alinmistir. Daha sonra JHEP dergisi editorunce yayinlanan bir yazida
(http://www.po.metu.edu.tr/duyuru/genduy/2007/Ek3sayfa1.jpg ,
http://www.po.metu.edu.tr/duyuru/genduy/2007/Ek3sayfa2.jpg ,
http://www.po.metu.edu.tr/duyuru/genduy/2007/Ek3sayfa3.jpg), intihal uyarisinin ilk kez ODTU Rektorlugunce yapildigi acikca belirtilmistir. Buna karsin, Nature Dergisi'nde daha sonra (6 Eylul 2007 tarihinde) cikan yazida ODTU Rektorlugunun ilk tesbit ve uyarilari yaptigi ve olayi ortaya cikardigi belirtilmemistir.

Gorulecegi gibi, Nature dergisinde cikan yazidan aylar once ve ilk bilgi gelir gelmez, Universitemiz ve Rektorlugumuz gerekli hassasiyeti gostererek, kendi sorumlulugunda olan tum islemleri yerine getirmistir.

Bilgilerinize sunarim.

Saygilarimla.

Prof.Dr. Ural Akbulut

Rektor

16 Eylül 2007

From:Aysit Tansel
To:odtu-ou@metu.edu.tr
Time:Sun, 16 Sep 2007 17:41:32 +0300
Subject:[ODTU-OU: 20453] rektorumuzun aciklamasi

Değerli Meslektaşlarım,

Son birkaç gündür üniversite(leri)miz ile ilgili aşırma olayları konusunda basında çıkan yazıları izlemeye çalıştım. Görmeyenlerimiz vardır belki diye, bir arkadaşımın bana yolladığı, rektörümüzün açıklaması dosyasını ilişikte sunuyorum. 14 Eylul 2007 tarihli, Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji ekinde bu konuya genişce yer verildi. Ayrıca, aynı dergide A. M. Celal Şengör, köşe yazısında bu konuyu işledi.12 Eylul 2007 tarihli Hürriyet'te de bu konuda epey ayrıntılı bir yazı vardı. Prof. Dr. Paul Ginsparg ile konuşma yapılmış. Kendisi, "olay ODTU lü profesorlerin sayesinde ortaya çıktı" demiş. Bu konuya emek harcayan, Fizik bölümü başkanı (Prof. Dr. Sinan Bilikmen) ve öğretim üyesi arkadaşlarımı (Özgür Sarıoğlu ve Ayşe Karasu) anmak istiyorum. Aynı yazıda " .... ODTU' lü akademisyenlerin hırslerı sonucu bu olay yaşandı..." beyanatı da var. Tubitak başkanı, Prof. Dr. Nükhet Yetiş ise şöyle demiştir " ... yayınlar dergilere gönderildikten sonra inceleniyor ve öyle yayınlanıyor. En büyük sorumluluk o dergideki editorde." Bu da çok yerinde bir saptamadır. Benim sorum söyle: Neden doktora veya master öğrencilerimiz bu kadar başı boş? Onların , üniversitemiz kaynaklı adres göstererek yaptıkları yayınlardan, veya başka ilgili faaliyetlerden, bölüm öğretim üyelerinin hiç haberleri yok mu? Neden? Evet, öğrencilerimizi kendileri çalışma yapmak, orijinallik göstermek konusunda teşvik edeceğiz, ama, birincil olarak, önce, ders alıp bölüm gözetiminde yeterlik vermek sonra bir danışman gözetiminde tez yazarak kendisini ispatlamasını beklediğimiz öğrencilerimizin, bunun dışında, neler yaptıklarından, neden öğretim üyelerinin haberi yok? Şu anda uzaktan izlediğimiz bir öğrencinin benzer faaliyetine müdahale hakkımız var mı?

Saygılarımla,
Prof. Dr. Aysit Tansel

11 Eylül 2007

From: Ali Alpar
Reply-To: Turk Astronomlari arasi haberlesme
Subject: [Ileti 761] Akademik Dürüstlük Tartışmaları
Date: Tue, 11 Sep 2007 13:50:28 +0300

Merhaba,

Son günlerdeki tartışmalara biraz açıklık getirmek istiyorum. Söylediklerimin bazıları malumu ilam kabilinden laflar olacak, ister istemez.
  1. Akademik dünyada “aşırma” vb etik ihlalleri artık çok yaygın ve öteden beri tartışılıyor. Bunu kendi ülkemizde de biliyoruz ve tartışıyoruz. Hakemlik sisteminin kötü işlediği, editörlerin de sorumlu olduğu vs de doğru, ama bu da aşırma yapanların sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Yapılması gereken “bizde yok” veya “başkalarında da var” yerine burada “biz” ülkemiz, kurumumuz, disiplinimiz vb olabilir) olayları tanımak, ve etik yanlışları deşifre etmeye çalışmaktır. İşin yaygın olması, özellikle gençlere de yönelik olarak, ama hepimiz için, en basit etik ilkeleri de açık seçik, tekrar tekrar ortaya koyma gereğini getiriyor. Türkiye’de patlayan son örneklerin ardından dünyanın çeşitli yerlerinde tartışma sürüyor. Bana ODTÜde bir arkadaşımın ilettiği web adreslerinden bir tanesini ilgi çekici bir örnek olarak alıntılıyorum. Konunun genişliği, boyutlar ve hassasiyetler açısından ilginç. http://www.math.columbia.edu/~woit/wordpress/?p=590
  2. Türk astronomlarının iletişim listesi İLETİ’ye konuya adı karışan bazı meslektaşlarımızdan açıklamalar geldi. Nature'da söz konusu edilen Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi kökenli makalelerin bazılarıyla ilgili "plagiarism" iddialarında alıntıların orijinal kaynağı olduğu söylenen makalelelerin yazarlarınca bu iddiaların reddedilmiş olması güzel bir haber. Ancak iddianın tümünün kesinlikle reddedilebilmesi için tabii ki bunun söz konusu tüm makaleler için geçerli olması gerekir. Umalım ki öyledir. İLETİ'deki mesajlarda öne atılan diğer savlar “biz böyle yapmadık” değil de, “bu davranışlarda etik açıdan sorun yoktur” şeklinde:
  3. Benzer konulardaki makalelerin giriş kısımlarında ayni cümlelerin yer alması tabii ki kaçınılmaz birşey değil. Çok yaygın olması bu usulün doğru olduğunu göstermez.
  4. Kendi makalelerinden aktarma yapmak da yazarın hakkı değildir. Birincisi bu makalelerden bir tanesi özgünse diğerlerinde tekrarlanan ayni metin artık özgün bilimsel katkılar içermiyor demektir. İkincisi, bunlar ayrı dergilerde tekrar tekrar yayınlandığında demek ki farklı, yeni olduğu iddia edilen çalışmalar olarak sunuluyorlar. Bir makaleyi farklı makalelermiş gibi yayınlayarak bunu özgeçmişinize ayrı ayrı işler yapmış gibi yansıtmak bir yanıltmaca.
  5. ODTÜdeki olayı ortaya çıkaran öğretim üyeleri elbette doğru bir iş yapmışlar. Olayı ortaya çıkarmak ne onların açısından ne de onların tetiklediği bir araştırma sonunda başka kaynaklı olayları da ortaya çıkaranlar (arxiv yetkilileri) açısından eleştirilecek bir davranış değil. Hele “kozmoloji üzerinde başkalarının da çalışmasının istenmediği” gibi bir yorumu anlamak mümkün değil: her bilim dalında herkes bilimsel araştırma yapabilir ve yayınlayabilir, ama bunu bilimsel yöntem ve etik kuralları dışında yapmak bir hak değildir.
  6. Madalyonun öbür yüzünde Nature'daki makalenin de eleştirilecek yönleri var. Başlıktaki kelimelerin seçimi önyargılı değilse en azından duyarsız ve Türk fizikçilerini topluca suçlar mahiyette. Ayrıca makalede de söylendiği gibi bu olay yine Türk fizikçileri tarafından ortaya çıkarılmış, ODTÜ tarafından da takibe alınmış ve cezalandırılmış. Kanun ve yönetmelikler yetersizse değiştirilebilir ama en azından var olan kanuni çerçeve içinde doğru bir takibat yapılmış olduğu umarım söylenebilir.
  7. Ancak bu tür olayların her yerde olduğu (ki doğrudur) yapılmasını mazur göstermez. Başkalarından gizlemenin (bu mümkün olsaydı bile) ulusal onurumuz açısından gerekli olduğunu hiç anlamıyor ve kabul etmiyorum. Önce kendine güven, doğru iş yapmaya çalışmak; bilim adamı ve eğitici olarak mesleki sorumluluk ve yurttaşlık sorumluluğu gereği olarak da etik ihlallerini görmezden gelmemek gerekir. Son olarak etik konuların yapana göre, söyleyene göre, kısmi veya az olmasına göre, metnin niteliğine göre (makale, kitap, çeviri vs) “hafiflik” kazanmadığını da hatırlamak lazım. Bir yerde hatalı olan kişi başka bir yerde yanlış yere suçlanmışsa, bir başka yerde de çok başarılı katkılar yapmışsa, hatası ortadan kalkmaz, başarısı da yok olmaz.
Saygılarımla,
Ali Alpar

From: nebi sumer
To: Bülent Karasözen
Cc: ODTU Ogretim Uyeleri
Date: Tue, 11 Sep 2007 02:16:25 +0300


Degerli Liste Uyeleri,

Bulent hocanin gorus ve onerilere aynen katiliyorum. Son yillarda bazi sosyal bilim alanlarindaki yayin sayilarinda da buyuk bir sicrama yasanmistir. Ancak, yildan yila Turkiye adresli yayinlar etki faktoru cok dusuk ve kabul yuzdesi gorece yuksek dergilerde hizla artmakta, etki faktoru yuksek dergilerde de azalmaktadır. Yayin sayisinin son 15-20 yilda hizli bir ivmeyle artmasi ve Turkiye'nin 20. siraya kadar yukselmesi elbette iyi bir balangic. Fakat, zaman kaybetmeden kalite ve nesnel bilimsel katkiya yonelik degerlendirme mekanizmalari gelistirilmelidir.. Bu yolda Bulent hoca benim de katlildigim cok degerli onerilerde bulunmus.

Bence asirmayi besleyen en onemli neden, bilim etigi ve vicdanini otokontrolle koruyan, bilimsel aidiyet ve akademik ozsaygiyi pekistiren, uluslararasi duzeyde bilimsel dergi yayinlayabilen, guclu bilimsel mesleki orgutlerimizin olmamasi. TUBITAK/TUBA disinda sayginligi yuksek, en iyi doktora tez odulu, genc bilim adami odulu vs. veren kac tane meslek/bilim orgutumuz var? Asirmaya karsi en etkin yontem doktora ogrencisinin kendisini calistigi bilim dunyasinin potansiyel bir uyesi olarak gormesini saglamaktir.

Kısaca, bence universitemizde;
1. Danismanlarin lisansustu ogrencilerle daha yakin calistigi, iyi secilmis doktora ogrencilerinin gece gunduz lablarda bulundugu arastima atmosferini nasil yaratacagimizi tartismaliyiz (Tezlerin kalitesi konusu mutlaka tekrar konusulmali. 15-20 danisanla kaliteli tez yaptirmak ne kadar mumkun olabilir?)

2. Bilim ve arastirma etigi konusunda lisansüstü dersler ve baslangicta genel oryantasyon verilebilir (Bu arada, Arastirma Etik Kurullarinin olusturulmasi cok iyi bir baslangic oldu).

3. Yayinlarda, eleman alimlarinda vb. degerlendirmelerde genel nicel degerlendirme yerine, alan ici uzman degerlendirmesine oncelik verilmeli. Gerektiginde dis/uluslararasi degerlendirmelere basvurulmali.

4. En onemlisi de, atamalarda, yukseltmelerde, eleman alimlarinda gorev alacak ve bilimsel gelisim ve tesvik sistemini yurutecek, bagimsiz ve yetkili bir universite "bilim gelistirme ve izleme kurulu" olusturulmalidir.

Simdilik bu kadar.. esenlikler..
Nebi Sumer

10 Eylül 2007

From: Bülent Karasözen
To: ODTU Ogretim Uyeleri
Time: Mon, 10 Sep 2007 19:21:37 +0300
Subject: [ODTU-OU: 20415] Re: Intihal - son durum


Bence, şu anda yoğun olarak tartışılan aşırma (plagiarism) konusu, belki bizlerin bununla ilişkili aşağıdaki bazı konular üzerinde düşünmemizi gerektiriyor. Her yıl dünyadaki bilim insanı ve yayın sayısı yaklaşık % 3 artıyor.Tabii bu oran Türkiye gibi bilimde yeni gelişmekte olan ülkelerde daha da yüksek. Ülkemizde son yirmi yıldır bilimsel yayınların sayısını artırmak için TUBITAK, YOK ve devlet tarafindan hem zorlama (atama ve yükseltme kriterleri) ve hem de teşvik (universitelerin ve TUBITAK’in parasal destekleri) sürmekte. Bunların yapılması gerekli idi, çünkü ülkemizdeki yayın sayıları gerçekten çok düşüktü ve nufusa oranlandığı zaman hala yüksek sayılmaz. Ancak, bilimsel araştırmaların değerlendirilmesinde giderek yayın ve atıf sayılarına gereğinden fazla onem verilmesi son olaylarla birlikte bu durumun birçok çarpıklığı beraberinde getirdiğini göstermekte.Üniversite Yönetimleri ve TUBITAK tarafından yayınların sınıflandırılmasıyla ilgili olarak ISI’nin Web of Science Index’i (WOS) kullanılmakta. Bu indekse gore yayınların değerlendirilmesinde ülkemizde maalesef birçok hata yapılıyor. Bunlardan en önemlisi yönetimler tarafinda tüm bilim dallarının dergi etki faktörü gibi tek bir kriterle değerlendirimeye çalışılması. Örneğin, matematikte makalelerin atıf alma süreleri diğer alanlara göre 5 -10 yıl gibi daha uzun zaman alabiliyor. WOS dergi atıf sayılarını, 2 yıllık pencereden yaptığı için, matematikteki dergilerin etki faktörleri düşük. Dünya’da bu konuyu eleştiren çok sayıda makale ve ülkelerin matematik derneklerinin raporları var. Örnegin, 2 yıl yerine 10 yıl üzerinden bakıldığında matematikte birçok derginin sıralaması değişmekte. Örneğin son olarak üniversitemizde yeni ödullendirme sisteminde Sayısal Analiz alanında SIAM Journal of Numerical Analysis ve Numerische Mathematik gibi bu alanın en önemli iki dergisi bulunmamakta. Bu dergilerde makalelerin reddedilme oranı %90’larda olup, bir makele iki veya üç hakem tarafından değerlendirilmektedir. Benzer durumlar başka bilim dallarında da olabilir. Matematik örneğini bildiğim için verdim. Bu konular maalesef universitelerde, ya konuşulmuyor veya yönetimler tarafından bu tür değerlendirmelere itibar edilmiyor. Yayının yapıldığı dergi, yayının aldığı atıf sayısı önemli faktörlerdir. Ancak son yıllarda ülkemizde bu tür sayısal değerlendirmelere, maaelesef bir çok hakemlik süreçleri de dahil olmak üzere gereğinden fazla önem veriliyor. Unutmayalım ki, bir yayının bilime ne kadar katkıda bulunup bulunmadığını, en iyi olarak bu konuda çalışan bilim insanları bilir. Eğer ilgili konuda ülkemizde uzman kişiler yoksa, yurtdışındaki konu uzmanlarının görüşuleri alınabilir. Ancak bu şekilde sağlıklı bir bilim toplumu oluşturabiliriz. Fazla yayın yapma baskısının doğurduğu bir çok olumsuzluk var. Çok kişi makalelerini parçalıyor, birden fazla yayın haline dönüştürüyor, bazen de sahteciliğe başvuruyor. Doçenlik jurilerinde zaman, zaman doğrudan aşırma olmasa da, aynı veya benzer makalelerin çeşitli dergilerde yayınlandığı durumlarlarla karşılaşılıyor. Boyle durumlarda, YOK’un Etik Kurulu’na başvurmanız gerekiyor. Eğer, gerekçelerinizi itiraza gerek kalmayacak bir şekilde ifade etmişseniz sonuç alınabiliyor. Böyle bir durumda bulunan bir öğretim üyesi 3 yıl doçentlik başvurusunda bulunamıyor. Aşırma olayının öğrencilere de sıçraması, kolay yolla fazla yayın yapma olgusunun bir uzantısı. Bu konuda Ayse Karasu’nun dediği gibi önce evimizi süpürmemiz, temizlememiz gerekli. Ancak bunu artık sadece YOK’e, ÜniversiteYönetimleri'nin alacakları kararlara bırakmayalım. Bu tür olaylar mahkemeye gidiyorsa, öğretim üyeleri olarak bizlerin, öğrencilerimize neden bir bilimsel kültürü veremiyoruz ve nerede hata yapıyoruz diye düşünmemiz gerekli. Toplumların yazılı olmayan gelenekleri, değer yargıları vardır. Bunlar bir üniversite için de geçerlidir. Ancak, maalesef ODTU’de dahil olmak üzere bu geleneklerimizi kaybettik. Ayse Karasu’nun bahsettiği gibi bir aşırma olayına girişen kişinin kimsenin yüzüne bakamıyacağını bilmesi ve buna cesaret edememesi gerekirdi. Burada en büyük eksikliğimiz, maalesef bu konuda otorite olusturacak sivil toplum kuruluşlarımızın (burada kastettiğim çeşitli bilim dallarını temsil eden dernekler) veya bilimsel topluluklarımızın olmaması. Son yıllarda herşeyi yönetimlere bıraktık, üzerimize düşen sivil toplum görevlerini yerine getiremiyoruz. Belki bu olay bizleri bu konularda düşünmeye davet eder ve bir daha bu tür çarpıklıklarla karşılaşmayız.

Selamlar, sevgiler

Bülent Karasözen

8 Eylül 2007

From:Aysit Tansel
To:odtu-ou@metu.edu.tr, odtu-ou-bounces@metu.edu.tr
Time:Sat, 08 Sep 2007 13:55:21 +0300
Subject:[ODTU-OU: 20408] asirma-plagiarism-intihal

Değerli Meslektaşlarım,

Son günlerde aşırma konusu ile ilgili olarak listemize yollanan iletileri büyük bir üzüntü ile izliyorum. Birçoğumuz gibi ben de, yıllardır 4. sınıf öğrencilerine mezuniyet tezi, lisanüstü öğrencilerimize master ve doktora tezi danışmanlığı yapıyorum. Her zaman öğrencilerime söylediğim bir sözüm şöyledir: "Benden hiçbirşey öğrenemeseniz bile, tek öğrenmenizi istediğim şey yazdığınız her cümlenin, her fikrin kendi cümleniz, kendi fikriniz olması gerektiğidir." Bu konuda 1986'da ögrencilere yönelik yazdığım bir kitapcıkta dikkati çekmiştim. O yıldan beri de bu konuda bir çok defa konuştum. Maalesef YOK Yonetmeliği'nde sınavda kopye çekmenin ağır cezası olduğu halde ödevlerde ve tezlerde kopye çekmenin bir tanımı ve yaptırımı yoktur.2004 yılında aşırma konusunda yaptığım bir konuşma, 2005 yılında bir kitap içerisinde yayınlandı. Bu makaleyi ilişikte ilginize sunuyorum.

Saygılarımla
Aysit Tansel

7 Eylül 2007

From: Kayhan Kantarlı kayhan.kantarli@ege.edu.tr
To: "Undisclosed-Recipient:;"@virusguard.ege.edu.tr
Time: Fri, 7 Sep 2007 13:48:32 +0300
Subject: BİLİM ETİĞİNE SAYGI ÇAĞRISI 2


TÜRKİYE ÜNİVERSİTELERİNİN DEĞERLİ ÖĞRETİM ÜYELERİ,

ÜNİVERSİTELERİMİZDEKİ BİLİMSEL HIRSIZLIKLARIMIZ EN SONUNDA DÜNYANIN SAYGIN BİLİM DERGİLERİNDE HABER OLDU

EKTEKİ DOSYADA BULACAĞINIZ NATURE DERGİSİNİN EYLÜL SAYISINDA YAYINLANAN "Turkish physicists face accusations of plagiarism" BAŞLIKLI HABERE BİR BAKIN LÜTFEN
(Kaynak:
http://www.blogger.com/; yazının tam metni ancak abone olanlar tarafından indirilebilmekte olup, ekte görülen bu tam metin saygıdeğer bir bilim insanımız tarafından sağlanmıştır. Bilgilenmemizi sağlayan değerli hocalara teşekkürler)

Takdir edersiniz ki ulusça yüzümüzü kızartan, ve üniversitelerimiz ile Türk bilimcilerinin uluslararası saygınlığına çok büyük bir darbe vuran bu skandalın başlıca nedeni yöneticilerin örtbas etme tutkuları, kayırmacılık ve tabii ki iki yıl önce , 27 Ekim 2005 de, bir basın toplantısıyla Üniversite yöneticileri, YÖK, ÜAK, TÜBİTAK ve TÜBA'ya yaptığımız 600' e yakın imza içeren çağrımızdaki uyarı ve taleplerimizin ilgili kişi ve kurumlarca dikkate alınmamasıdır.

Bu nedenle, iki yıl önceki çağrımızda imzası bulunan siz değerli öğretim üyelerini bu mesajın aşağıda "*" işaretleri ile ayrılmış kısıma kadar olan bölümünü ilgili kişilere hitaben yazılan metnin altına,ismimi silerek, kendi kimliğinizi de yazdıktan sonra e-posta adreslerini verdiğim Yükseöğretim Kurulu, Üniversitelerarası Kurul ve Türkiye Bilimler Akademisi Başkanlıklarına, Üniversite Rektörlüklerine ve TÜBİTAK AYEK başkanlığına, metnin altındaki 583 imzalı 27 Ekim 2005 tarihli, bilim etiğinin yakın takipçisi olacağımızı açıkladığımız çağrımızla birlikte postalamaya davet ediyorum.

İlgili Kurum başkanları ve rektörlerin e-posta adresleri:


Sevgi ve Saygılarımla

Kayhan Kantarlı
Ege Üniversitesi Fen Fen Fakültesi
Fizik Bölümü Öğretim Üyesi



***************************************

ÜNİVERSİTE ÖĞRETİM ELEMANLARINDAN
BİLİMSEL VE ETİK DEĞERLERE SAYGI ÇAĞRISI

27 Ekim 2005

Bizler, etik değerlerdeki aşınmanın son yıllarda toplum ahlakını ve ülkenin bilimsel geleceğini tehdit eder boyutlara ulaşmış olması karşısında Bilim Etiği başta olmak üzere Toplumsal-Siyasal Etiğin Gelişmesi ve Yerleşmesi gerektiğine inanan öğretim elemanları olarak aşağıdaki görüş ve düşüncelerimizi kamuoyu ile paylaşmak ve ilgili kişi ve kurumların dikkatine sunmak gereğini duyuyoruz.

Bilimin ana uğraşı, var olma nedeni, gerçeği aramaktır. Bilimsel gerçeğin aranmasında çıkış noktası varsayımdır. Bilim insanı önce varsayım üretir, ondan sonra da olanca güç ve dürüstlükle bu ürettiği varsayımı çürütmeye çalışır. Bunda gerçekten başarılı olamadığında, ve ancak o zaman, bilimsel gerçeğe erişebilir. Kendini çürütmeye çalışmak olağanüstü bir dürüstlük gerektirir. O nedenle de etik ve bilim tümüyle bir bütündür. Bilim yaparken ayrıca etik beklenmez. Etik olmazsa bilim de olmaz.

Bilim uğraşının etiğe koşut ikinci temel öğesi özgünlüktür. Özgünlük de etik gibi bilimin olmazsa olmazıdır. Varsayımlar aynı bile olsa bilimin temel yöntemi olan varsayım çürütme işlevi hemen her örnekte kaçınılmaz olarak değişiklik gösterir. Bu nedenle gerçek bilimsel çaba her zaman özgündür.

Bilim etiğinden sapma çok çeşitli olabilir. Kamuoyunca daha iyi bilinen aşırmalar (=intihal) yanında yapılmamış deney veya gözlemler yapılmış, yapılanların sonuçları çarpıtılmış veya bu deney ve gözlemlerle hiç ilgisi olmayanlar bunları yapmış gibi gösterilebilir. Ancak tüm sapmaların ana öğeleri, bilimin temelleri olduğunu vurguladığımız etik ve özgünlük yoksunluğu ile bunlara koşut giden gerçek bilim insanının birey hakkına saldırıdır. İşte bu nedenlerle bilim etiğinden sapmalar uygar ülkelerde büyük tepki alırlar.

Üniversitelerimizde onyıllardan beri süregelen ve çok tehlikeli bir şekilde adeta kanıksamaya başladığımız söz konusu sapmalardan ve daha da önemli olarak bu sapmaları yapanların, meslektaşlarımız ve özellikle yöneticiler düzeyinde gördükleri korumadan çok rahatsızız. Üniversite yöneticileri, YÖK, ÜAK, TÜBİTAK ve TÜBA'nın dünya görüşü, siyasal düşüncesi, inancı, akademik ve toplumsal konumu ne olursa olsun bilim etiğini çiğneyenler karşısında tarafsız, etkin ve kararlı bir tavır almasını talep ediyor, söz konusu kişi ve kurumları bilim etiğine gerçek anlamda sahip çıkmaya çağırıyor, akademik uğraş kadar ülkemizin saygınlığı yönünden de yaşamsal gördüğümüz bilim etiğinin yakın takipçisi olmaya korkmadan ve yılmadan devam edeceğimizi kamuoyuna duyuruyoruz.
*******************

6 Eylül 2007

From: Cemal Göncüoglu
To: odtu-ou@metu.edu.tr
Time:Thu, 6 Sep 2007 13:36:18 +0300
Subject:[ODTU-OU: 20396] Re: FW: Nature Article

Su ana kadar ABD deki üc ayri kisiden Nature 'in haber küpürü postama ulasti. Sözkonusu yayinlarda ODTU lu hocalarin ismi yoksa da yayinlarin kaynak adresleri ODTU ve bu hepimizi yaralar. Etik Kurulca tezler ve makaleler üzerinde gereken incelemenin hemen yapilip konunun herkese örnek olacak bir sonuca baglanmasi gerekiyor.

Ogrencilerin etik ihlalerinin cezalandirilmasina iliskin yasal bosluk hic onemli degil. Baska ulkelerde bu tur bir olayin kanitlanmasi Doktora derecesinin geri alinmasi ile sonuclaniyor. Olayin ortaya cikmasi konusunda gereken titizligi ve cesareti gösteren hocalarimizi kutlarim.
Umarim ODTU adi ile NATURE'a yansıyan bu olay, "temiz bilim ortami" ve "bilim etiginin tavizsiz korunması" konusunda tetikleyici olur.

M. Cemal Goncuoglu
ODTU Jeoloji Muh. Bol.